Translate

24 Haziran 2012 Pazar

NAZLI BUDİN


Dost ve kardeş Macaristan’ın ortasında, Tuna nehri’nin üzerinde iki büyük ve güzel şehir vardır. Budin ve Peşte. Budin nehrin sağ kıyısındadır. Nehrin öteki yakasında ki şehir Peşte’dir. Bu iki şehir 19. yüzyılda birleşmiş, Budapeşte adıyla Macaristan’ın başşehri olmuştur. 1526 yılında kazanılan Mohaç Meydan Savaşından sonra Osmanlı-Türkleri Budine gelmişler, şehri fethetmeyip Macarların idaresine bırakmışlardı. Ancak, takip eden yıllarda özellikle Nemçelilerin ağır baskıları, bazı Macar beylerinin Osmanlıya baş kaldırmaları gibi nedenlerle sık sık muhasara edilmiş, devlete maddi ve manevi zararlara neden olmuştu. Bu gidişatı düzeltmek için Kanuni Sultan Süleyman 1541 yılında şehri bir oldu bitti ile zapt ederek Budin’e bir beylerbeyi atadı ve Macaristan’ı bu beylerbeyine bağladı.


Bağdat valisi Ramazanoğullarından Uzun Süleyman Paşa Budin’e Mir-i Miran yani mareşal rütbesiyle 1541 Eylülünde ilk beylerbeyi olarak atandı. Uzun Süleyman Paşa bu görevde Şubat 1542 yılına kadar kaldı.
Eyaletin kuruluşundan elden çıktığı tarihe kadar 68 paşa beylerbeyi olarak Budin’i yönetti. Budin’in son beylerbeyi ise Arnavut Abdurrrahman Abdi Paşa’dır. (Kasım 1684 - 2 Eylül 1686) Mezarı bugün hâlâ Budin kalesi içindedir.
Osmanlı Devletinde İstanbul, Bursa ve Edirne’den sonra en sevilen şehir burasıydı. Çok sevildiği için adına “Nazlı” denmiştir. Nemçeliler buraya Ofen, Türkler Buda, Budun, Budim ve en yayğın ismi ile Budin derler. 
Evliya Çelebi’nin yazdığına göre Türkler Budin’de 25 cami, 47 mescid, 12 medrese, 16 mektep, 10 tekke, türbe, 2 hamam, 9 han, 8 ılıca, 24 mahalle, 75 sebil, 3500 ev, 1 çeşme, 1 baruthane, 1 saat kulesi, 1 bedesten inşa ettiler. Ancak, daha sonraki yıllarda Avusturyalılar bunları yıktılar. Kadirbilir Macarların gayretiyle bunlardan birkaçı bugün durmakta ve Macarların kültürel zenginliğine zenginlik katmaktadır. Gül Baba Türbesi gibi..



Budin 150 sene bir Türk şehri olarak kalmış ve 2 Eylül 1686 da kaybedilmesi büyük üzüntü uyandırmıştır. Budin’in kaybı dolayısıyla asker şairlerden Gazi Aşık Hasan’ın yazdığı iki türkü bugün bile Türk Milleti üzüntüye boğmaktadır.
“Ötme bülbül ötme, yaz bahar oldu,
Bülbülün figanı bağrımı deldi,
Gül alıp satmanın zamanı geldi
Aldı Nemçe bizim nazlı Budin’i”
Budin hakkında en geniş bilgiyi Evliya Çelebi vermektedir. Bu bilgileri birkaç bölüm halinde sunarak ecdadımızın ruhlarını yadediyorum. Evliya Çelebi’nin anlattığına göre:
MACAR HÜKÜMET MERKEZİ OLAN SAĞLAM VE MÜSTAHKEM BUDİN KALESİ

“Lâtin ve Macar târihçilerine göre Peygamberin doğumundan 782 sene evvel yapılmış ve nihâyet Macar pâyitahtı olmuştur. Süleyman Han, Belgrad kalesini alınca, Macarlar bütün kuvvetlerini Budin kalesini sağlamlaştırmaya sarfettiler. Ve her taraftan imdat isteyüp, Budin muhafazası içün yüzbin asker, hazırladılar. 932 (1525) senesinde Süleyman Han, üçüncü seferinde Mohaç sahrasında, Macar Kralı Lâyoş’u bozguna uğratıp, Serdar – ı Ekrem İbrahim Paşa, Kurban Bayramının üçüncü günü Budin kalesini kuşatıp, amana mecbur etti, ve anahtarlarını getirenler ile beraber Foldvar kalesi altındaki Süleyman Han’a gönderdi. Süleyman Han derhal Budin altına gelip, şehir halkına aman verdi. Ve kalenin zaptı ile hazineye muhafazası içün onbin asker gönderdi. Ertesi gün büyük alay ile Budin’e girince gördü ki, bu kaleyi gözler görmüş değil... Çarşı pazarı kat kat ve ferah, evleri sanatlı ve murassa’, sokakları geniş mermer döşeli... Sonra kral sarayına girüp, yedi saat seyrettikten sonra buyururlar ki, 
“ Ah nolaydı, bu saray İstanbulumuzda, Sarayburnu’nda olaydı. “

Sonra kral sarayına girdi, gördü ki, paranın haddi hesabı yok.
“Allah ile ahdım olsun, bu gaza malı ile Kudüse ve medine’ye birer kale yaptırayım ve İstanbul’a kemerlerle su getireyim.” buyurdu. Sonra hazineden çıkarken bir levha gördü. Alıp, üzerindeki yazıyı tercüme ettirince Macar kralının şu vasiyetinden haberi oldu:
“ Ey buraya benden sonra mâlik olup, ayak basacak olan kimse ! Beni hayır duadan unutma. Adım içün hayırlar yap ve ocağımı söndürme ! Oğlum Yanoş’u kral yap. Beni ve oğlumu İstolni Belgrad’a göm. Çok kale al ve sen de bu Almanda benim gibi ol. Ben ki, bütün bilgilerle meşhur ve zamanın teki Lâyoş kralım, (Laslo) kralın oğluyum, anam Galya kralının kızı (Aneason) dır. Ocağımı söndürme, ruhullah olan İsâ da senin ocağını söndürmesin. “
Süleyman Han, hayrette kalıp, Lâyoş kralın bataklıkta olan cesedini İstolni Belgrad’a gömdürerek üzerine turna telleri ve şâhin cıgaları gönderüp, diktiler.
“ Tiz kral oğlunu getirsinler ! “
diye ferman edince, Lâyoş kralın karısı (Hamedya) adlı kraliçe sırmalara bürünmüş olarak geldi. Amma başına siyah matem tülleri sarmış ve kendisi de sararmış solmuş. Sağ eline oğlu Yânoş’u, alıp, Süleyman Han’ın huzurunda şunları söyledi.
“ Bunun babasını öldürüp, mal ve müikünü almak hüner değildir. Şehinşâh ve imparatorlar arasında pâdişahlık odur ki, bey ve fakir herkese ve yetimlere merhamet edeler. Al imdi kendi öksüz garibini !” diye çocuğu Süleyman Han’ın önüne bırakıp, kendisi de geride durur. Süleyman Han bu genç çocuğu görmekle merhameti çoşup, gülâmı yakasından geçirerek mânevî oğul edinir. Budin krallığını kendisine verüp, annesini de kral kızı olduğu içün kaleye nazır ve Macarların büyüklerini de vezir eder. Bütün divan erbabına bu iç kalede bir büyük ziyafet çeküp, gaazilerin büyük ve küçüklerine rütbelerine göre birer kıymetli hil’at giydürüp, memuriyette veya azledilmiş olan beyler ve beylerbeylere büyük rütbeler ihsan eder. Bütün bu olanları bize merhum babamız anlatmıştır. ( Macar bilginlerinden Dr.Karaçson’a göre: Evliyâ Çelebi’nin anlattığı gerçektir. Ama naklettiği vak’ada adı geçen kimselerin isimleri yanlıştır. Süleyman Hân’ın himâyesini isteyen Macar kralı Yanoş idi. Bunun karısı kraliçe İzabel ve oğlu Yanoş Jigmond idi. Yanoş kral ölümünden evvel yetim çocuğu Yanoş Jigmond için Süleyman Hân’ın himâyesini rica etmiştir.)
Ziyafetten sonra Süleyman Hân Lâyoş kralın hazinelerini, yedibin adet derilere sarılı sandıklara doldurup, bir çok cephâne ve ibrete değer eşyayı, murassa tahtları, yüzlerce muerassa pencere kapaklarını ve kapıları, tunçtan yapılmış altınla cilâlanmış melâike suretlerini, tunçtan eski kral resimlerini, ve el’an İstanbulda Ayasofya câmii mihrabının sağ ve solunda bulunan cilâlı şamdanları ve nice bunun gibi ibret verici eşyayı yerlerinden koparıp, gemilerle İstanbul’a gönderir. Temaşa etmek içün At Meydanına korlar. Budin’nin nice balyemez toplarını da Belgrad kalesine gönderirler. Hiristiyanlardan, Yahudilerden ve diğer bilginlerden ve reâyadan üçbin kadar adamı İstanbul’a gönderip, Galata, Yedikule ve Hasköy’de evler verip, oturttu.
Yânoş kralın yanına, Budin’i muhafaza için yirmibin asker koyup, kendileri, saadetle Tuna köprüsünden geçerek Peşte sahrasında durdular. Kemal-zâde Ahmet Efendi, Ebüssuud Efendi, Kadı-asker şairler sultanı Bâki Efendi ile konuşup, düşman bir daha bu kale dibine tama etmesin diye yukarı kalenin içine yetmiş seksen yerden ateşler vurup, berbad ederler. Bugün dahi harab taraflar vardır. Bizi Google+ üzerinde bulun

1 yorum:

  1. Blackjack - The Game at JT Hub
    The 파주 출장샵 game at JT Hub is a 6 deck Blackjack variant where 경상북도 출장안마 the 화성 출장안마 objective is to beat the dealer with a hand of 4 창원 출장샵 cards in each hand. The 여수 출장샵 main goal of this

    YanıtlaSil